YÖNETİM KURULUNDAKİ KAMU TÜZEL KİŞİ TEMSİLCİLERİNİN GÖREVDEN ALINMASI
Soner ALTAŞ
Dünya Gazetesi, 10 Mart 2012
Esas konumuza geçmeden önce “kamu tüzel kişi temsilcisi” ne demek, öncelikle onu açıklayalım. Bilindiği üzere, halihazırda yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (ETTK)’nun 275. maddesinde “Devlet, vilayet, belediye gibi amme hükmi şahıslarından birisine esas mukaveleye dercedilecek bir kayıtla pay sahibi olmasa dahi, mevzuu amme hizmeti olan anonim şirketlerin idare ve murakabe heyetlerinde temsilci bulundurmak hakkı verilebilir.” denilerek, Devlet, İl Özel İdaresi, belediye gibi kamu tüzel kişilerine, işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim ve denetim kurullarına –bu şirketlerde pay sahibi olmasalar dahi– temsilci (üye) bulundurma imkanı tanınmıştır. 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(YTTK)’nun 334. maddesinin birinci fıkrasında da “Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerinden birine, esas sözleşmede öngörülecek bir hükümle, pay sahibi olmasalar da, işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında temsilci bulundurmak hakkı verilebilir.” hükmüne yer verilerek, ETTK’nın 275. maddesinin birinci fıkrası, dili güncelleştirilerek tekrar edilmiş ve Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ve diğer kamu tüzel kişilerinin, pay sahibi olmasalar dahi, işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında temsilci bulundurmaları uygulamasına devam edilmesi öngörülmüştür. Ancak, dikkat edileceği üzere, YTTK, kamu tüzel kişilerine, ETTK’dan farklı olarak, sadece yönetim kurulunda üye bulundurma hakkı tanımış, denetçi bulundurmaya ise yer vermemiştir. Çünkü, YTTK, denetçiyi şirket organı olmaktan çıkarmış ve şirket ile şirketler topluluğunun bağımsız denetçiler eliyle denetlenmesini öngörmüştür.
Gerek ETTK’ya gerekse YTTK’ya göre; kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki temsilcileri –ister paysahibi olmanın gereği olarak isterse paysahibi olmadığı halde şirket esas sözleşmesindeki hükme dayanarak atanmış olsunlar-, genel kurul tarafından seçilen diğer üyelerin hak ve görevlerine sahiptirler. Yine, hem ETTK hem de YTTK gereği, kamu tüzel kişilerinin temsilcilerinin, yönetim kurulu üyesi sıfatıyla işledikleri fiillerden ve yaptıkları işlemlerden dolayı, ilgili kamu tüzel kişisi şirkete, onun alacaklılarına ve pay sahiplerine karşı sorumlu olmaktadır. İlgili kamu tüzel kişisi, temsilcisine rücu hakkına sahiptir.
Peki, kamu tüzel kişilerinin anonim şirket yönetim kurulundaki temsilcileri nasıl görevden alınabilir? Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması hususunda, ETTK’nın 316. maddesinde “İdare meclisi azaları esas mukavele ile tayin edilmiş olsalar dahi umumi heyet kararıyla azlolunabilirler. Azlolunan azanın tazminat talebine hakkı yoktur. 275 inci madde hükmü mahfuzdur.” hükmüne yer verilmiştir. YTTK’ya göre de, anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, ister seçimle gelmiş ister ise esas sözleşme ile atanmış olsunlar, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler.
Ancak, yönetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından azledilmesine ilişkin bu hükümler, kamu tüzel kişilerinin temsilcileri için sözkonusu değildir. Zira, bu konuda, ETTK’nın 275. maddesinin ikinci fıkrasında “Yukarıki fıkrada yazılı şirketlerde pay sahibi olan amme hükmi şahıslarının idare meclis ve murakabe heyetlerindeki temsilcileri ancak bunlar tarafından azlolunabilir.”, YTTK’nın 334. maddesinin ikinci fıkrasında da “Birinci fıkrada yazılı şirketlerde pay sahibi olan kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki temsilcileri, ancak bunlar tarafından görevden alınabilir.” hükümlerine yer verilmiştir. Dolayısıyla, Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ve diğer kamu tüzel kişilerinin paysahibi oldukları, işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında temsilcileri genel kurul tarafından değil, ancak kendilerini atayan kamu tüzel kişisi tarafından görevden alınabilirler.
Ancak, kanımızca bu kuralın bir istisnası bulunmaktadır. Şöyle ki, ETTK’nın 275. maddesinin birinci fıkrasında “Devlet, vilayet, belediye gibi amme hükmi şahıslarından birisine esas mukaveleye dercedilecek bir kayıtla pay sahibi olmasa dahi, mevzuu amme hizmeti olan anonim şirketlerin idare ve murakabe heyetlerinde temsilci bulundurmak hakkı verilebilir.” denildikten sonra ikinci fıkrasında “Yukarıki fıkrada yazılı şirketlerde pay sahibi olan amme hükmi şahıslarının idare meclis ve murakabe heyetlerindeki temsilcileri ancak bunlar tarafından azlolunabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yine, YTTK’nın 334. maddesinin birinci fıkrasında “Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerinden birine, esas sözleşmede öngörülecek bir hükümle, paysahibi olmasalar da, işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında temsilci bulundurmak hakkı verilebilir.” denilmiş, ikinci fıkrasında ise “Birinci fıkrada yazılı şirketlerde paysahibi olan kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki temsilcileri, ancak bunlar tarafından görevden alınabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yani, her iki Kanun da, temsilcinin kamu tüzel kişisi haricinde görevden alınamaması ilkesini, kamu tüzel kişisinin sözkonusu şirkette paysahibi olması esasına dayandırmıştır. Oysa, her iki Kanuna göre, kamu tüzel kişilerine, o şirkette pay sahibi olmasalar dahi, esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında temsilci bulundurmak hakkı verilebilmektedir. Dolayısıyla, kamu tüzel kişisinin, pay sahibi olmadan sadece şirket esas sözleşmesinde yer alan hükme dayanarak atadığı temsilcilerin (yönetim kurulu üyelerinin), genel kurul tarafından görevden alınması hususunda yasal bir engel bulunmadığı düşünülmektedir.