ŞİRKET SIRRININ İFŞASI VE CEZASI
Soner ALTAŞ
Dünya Gazetesi, 15 Ekim 2011
1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ticaret Kanunu ile Şirketler Hukukumuza getirilmekte olan köklü değişikliklerden birisi, klasik denetçilik anlayışının terk edilmesi ve yerine uzman denetçilik müessesinin getirilmesidir. Bu çerçevede, yeni TTK,
- Sermaye şirketleri ile şirketler topluluğunun finansal tablolarının ve de bazı işlemlerinin denetçi, işlem denetçisi ve özel denetçi tarafından denetlenmesini zorunlu hale getirmekte,
- Bunlar ile yardımcılarını ve bağımsız denetleme kuruluşunun denetleme yapmasına yardımcı olan temsilcilerini, denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlü tutmakta,
- Sayılanların, faaliyetleri sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili olan iş ve işletme sırlarını izinsiz olarak kullanmalarını yasaklamakta, bu yükümün yerine getirilmesinde ihmâli bulunan kişiler hakkında ise, verdikleri zarar sebebiyle, herbir denetim için yüzbin Türk Lirasına, pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde ise üçyüzbin Türk Lirasına kadar tazminata hükmedilmesini öngörmekte,
- Kasten veya ihmâl ile yükümlerini ihlâl edenlere de, şirkete ve zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karşı sorumluluk yüklemekte, zarar veren kişinin birden fazla olması durumunda ise müteselsil sorumluluk getirmektedir.
YTTK’nın 527. maddesinde ise “404 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, görevi dolayısıyla incelemesine sunulan defter ve belgeleri inceleyenlerin, elde ettikleri veya verilen bilgilerden öğrendikleri iş ve işletme sırlarını açıklamaları yasaktır.” denilmektedir.
Burada geçen “görevi dolayısıyla incelemesine sunulan defter ve belgeleri inceleyenler” ibaresini geniş anlamda yorumlamak gerektiği kanısındayız. Dolayısıyla, “denetçi, işlem denetçisi ve özel denetçinin, bunların yardımcılarının, bağımsız denetleme kuruluşunun denetleme yapmasına yardımcı olan temsilcilerinin, kamu denetim elemanlarının ve ismi sayılmamakla birlikte şirketin defter ve belgelerini görevi gereği inceleyen sair kişilerin”, görevleri dolayısıyla incelemelerine sunulan defter ve belgeleri, elde ettikleri veya verilen bilgilerden öğrendikleri iş ve işletme sırlarını açıklamaları durumunda, Türk Ceza Kanununun 239. maddesi hükümlerine göre cezalandırılmaları gündeme gelecektir. Ayrıca, bu kişiler, cezai sorumluluk dışında şirketin maddi ve manevi zararını da tazmin edeceklerdir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması” kenar başlıklı 239. maddesinde ise;
“Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.
Birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır.
Bu sırlar, Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikayet koşulu aranmaz.
Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
hükmüne yer verilmiştir. Yani, görevi dolayısıyla incelemesine sunulan defter ve belgeleri inceleyenlerin, elde ettikleri veya verilen bilgilerden öğrendikleri iş ve işletme sırlarını açıklayan kişilere şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilecektir.