Dr. Soner ALTAŞ
Sanayi Gazetesi, 29 Mayıs 2020
Bu yazımızda, organize sanayi bölgesinin (OSB) özellikle yöneticileri açısından özel önem atfeden hukuki sorumluluk konusu üzerinde duracağız. 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 22’nci maddesinin ikinci fıkrasında OSB organ üyeleri ile personelinin, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumlu oldukları hükmüne yer verilmiştir. Burada kastedilen hukuki sorumluluktur. Anılan hükmün devamındaki cümlede ise cezai sorumluluğa yer verilmiştir. Sorumluluk, sözlük anlamı itibariyle “kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet” demektir. Anılan fıkrada ifade bulan ve hukuktaki anlamıyla sorumluluk ise, hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış ile başkasına zarar veren kimsenin, bu zararı tazmin etmekle yükümlü olmasını ifade eder. Bu yönüyle hukukî sorumluluk, hukukumuzda tazminat borcunun kaynaklarından birisini oluşturur.
OSB Kanununun bahsi geçen hükmünde organ üyeleri ile personelin sorumluluğu düzenlendiğinden, hukuki sorumluluğun kapsamına, OSB’nin müteşebbis heyet, yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile bölge müdürlüğü personeli girmektedir. OSB’de organ olarak müteşebbis heyet sonrasında genel kurul yer alsa da, genel kurulun daimi bir organ olmayıp belirli dönemlerde toplanması ve OSB’nin günlük işlemlerine dair bir etkisinin olmaması nedeni ile anılan organ üyelerinin bu sorumluluğun kapsamına girmesi zayıf görülmekle birlikte, bunları tamamen dışlamakta mümkün olmayıp olay bazında yapılacak değerlendirmelerde genel kurul üyelerinin de sorumluluğunun mümkün olduğunu belirtmekle yetinelim.
4562 sayılı Kanunun 22’nci maddesindeki hukuki sorumluluk hükmü, OSB Uygulama Yönetmeliğinin 24’üncü maddesinde daha detaylı olarak düzenlenmiştir. Yönetmeliğin anılan maddesinde, OSB organlarının; kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü, ana sözleşme ve benzeri düzenlemeler ile Bakanlık talimatları çerçevesinde OSB’nin sevk ve idaresini yürütmek, gelişmesi için her türlü tedbiri almak ve Bakanlığa karşı taahhüt ve sorumluluklarını yerine getirmek ile yükümlü olduğu; organ üyelerinin, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile kendilerine verilen görevleri hiç veya gereği gibi yapmamalarından ve kendi kusurlarından doğan zararlardan sorumlu olacakları belirtilmiştir.
Anılan düzenlemelerde geçen, organ üyelerinin ve personelin hukuki sorumluluğu, tazminat ödemek şeklinde vücut bulur. Bir diğer deyişle, organ üyelerinin ve personelinin OSB’ye verdiği zararın, zarar verenlerden tazmin edilmesi gerekir.Organ üyelerinin ve personelin hukukî sorumluluğuna gidebilmek içinse bazı koşulların bulunması gerekir. Hukuki sorumluluk için aranacak olan koşullar “fiil, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve uygun nedensellik bağı”dır.
Bu bağlamda, OSB organ üyelerinin ve personelin hukukî sorumluluğuna gidilebilmesi için, öncelikle sorumlu tutulmak istenen kişi ya da kişilerin bir fiili bulunmalıdır. Fiil, kişinin yapma (olumlu davranış) veya yapmama (olumsuz davranış) şeklinde gerçekleşen iradi davranışıdır. OSB organ üyelerinin ve personelin fiillerinden dolayı sorumlu tutulabilmesi için, ayrıca, fiilin hukuka aykırı olması gerekir. Fiilin hukuka aykırı olması, zarar gören değeri korumak için hukuk düzenince yasaklanmış bir davranışta bulunmaktır. Genel davranış kuralı olarak dürüstlük kuralına aykırılık ve hakkın kötüye kullanılması hâllerinde de hukuka aykırılık unsuru gerçeklemiş olur. OSB mevzuatı açısından bakılacak olursa, OSB organ üyelerinin kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile kendilerine verilen görevleri hiç veya gereği gibi yapmamaları yahut ilgili mevzuatın yapılmasını yasakladığı fiilleri yapmaları şeklinde ortaya çıkar.
Hukukî sorumluluktan bahsedebilmek için gerekli bir diğer şart ise zarardır.Zarar, OSB’nin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalmadır. Haksız fiil sonucunda, OSB’nin malvarlığındaki aktifler azalabileceği gibi pasifler de artabilir. Buna fiilî zarar denir. Fiili zarardan başka, malvarlığında artış meydana gelme imkânının kaybedilmesi de zarar teşkil eder. Bu da kazanç yoksunluğu olarak adlandırılır. Basit bir örnek vermek gerekir ise, OSB adına 3 lira harcanması gereken bir iş için makul bir sebep olmaksızın 5 lira harcanmışsa ya da tersine OSB’nin 5 lira gelir elde etmesi gerekirken yine makul bir sebep olmaksızın 3 lira elde edilmişse ortada bir zarar var denilebilir.
OSB organ üyelerinin ve personelin fiillerinde ayrıca kusurlu olması gerekir. Kusur, kast ve ihmal olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ancak bu ayrımın hukukî sorumluluğun doğumu bakımından kural olarak büyük bir önemi yoktur. Zira kişi ister kasten, ister ihmalli olarak OSB’ye zarar versin, bu zararı tazminle yükümlü olur. Kast, kusurun en ağır derecesidir; failin hukuka aykırı sonucu bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesini ifade eder. Kast, doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan kastta, fail meydana gelen sonucu istemekte, arzu etmektedir. Dolaylı kastta ise fail meydana gelen sonucu istememekle birlikte, onu göze almaktadır. Failin hukuka aykırı sonucu istememekle beraber, bu sonucun gerçekleşmemesi için gerekli özeni göstermemesine ise ihmal denir. İhmal kısaca özen eksikliği olarak da tanımlanabilir.
Son olarak,OSB organ üyelerinin ve personelin hukuka aykırı fiili ile oluşan bölge zararı arasında nedensellik bağı olmalıdır.Hukuka aykırı bir fiil işleyen kişi, ancak bu fiilin meydana getirdiği zararları tazmin etmekle yükümlüdür. OSB organ üyeleri ile personelinden, fiilinin yol açmadığı zararları da tazmin etmesi beklenemez. Hukuki sorumluluklarının doğmaması bakımından, OSB organ üyeleri ile personelinin kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile kendilerine verilen görevleri özenli bir şekilde yerine getirmeleri ve ilgili mevzuatın yapılmasını yasakladığı fiillerden kaçınmaları menfaatlerine olacaktır.
Kaynak: http://www.sanayigazetesi.com.tr/osb-organ-uyelerinin-ve-personelinin-hukuki-sorumlulugu-makale,1827.html