Ortak Limited Şirketten Nasıl Çıkar veya Çıkarılır?
Soner ALTAŞ
Mali Çözüm Dergisi, Sayı:121
6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nda olduğu üzere 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda da limited şirket ortaklığından çıkmaya ve çıkarılmaya ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Bu düzenlemeler, menfaat¬ler dengesi açısından bakıldığında, hem duyduğu huzursuzluk nedeniyle şirketten ayrılmak isteyen ortağa hem de sürekli huzursuzluk çıkaran ortaklarla yoluna devam etmek istemeyen şirketlere önemli bir çözüm mekanizması sunmaktadır. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda limited şirketlere ilişkin birçok yeniliği ve değişikliğe yer verilmesi nedeniyle, ortaklıktan çıkma ve çıkarma konularında limited şirket ortaklarının bazı tereddütler yaşaması oldukça doğaldır. Bu çalışmamızda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkarmaya iliş¬kin düzenlemeleri üzerinde durulmaktadır.
1. GIRIŞ
Bilindiği üzere, 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde, limited şirketlere ilişkin olarak yargıya sıklıkla intikal eden hu¬suslardan birisi de ortakların şirketten çıkma yahut çıkarılma talepleri idi. Çoğu aile şirketi şeklinde olsa dahi, zaman zaman kardeş, yakın akraba yahut tanıdık olan ortaklar arasında ortaya çıkan sorunlar şirket içi huzuru bozmakta, bu durumda da ya ortak şirkten çıkma talebinde bulunmakta ya da huzuru bozan ortak şirketten çıkarılmakta idi.
Yarım asrı aşan bir süreye damga vuran 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu, konuya ilişkin hükümleri ile bu alanda birçok içtihadın oluşmasına imkan tanımış, ancak 1 Temmuz 2012 tarihinde yerini 6102 sayılı Türk Ticaret Ka¬nunu (TTK)’na bırakmıştır. Olması hiçbir zaman arzu edilmemekle birlikte, yeni TTK döneminde de limited şirket ortakla¬rı arasında zaman zaman bazı sorunların yaşanması ve hatta bu sorunların daha ileri noktalara taşınması halinde şirketten ayrılmanın kaçınılmaz bir hal alması mümkündür. İşte bu çalışmamızda, limited şirket ortaklığından çıkmak isteyen kişilere ve sorunlu ortakları çıkarmak isteyen şirketlere yol göstermesi bakımından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkarma (ortak açısından çıkarılma) hususları, eski Ticaret Kanunu ile karşılaştırmalı olarak, ele alınmaktadır.
2. LIMITED ŞIRKET ORTAKLIĞINDAN ÇIKMA
TTK’nın 638. maddesinin birinci fıkrasında “Şirket sözleşmesi, ortakla¬ra şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şart¬lara bağlayabilir.” denilmiştir. Anılan hüküm, yeni olmayıp, ETK’nın 551. maddesinin “Şirket mukavelesiyle, ortaklara şirketten çıkma hakkı verile¬bileceği gibi bu hakkın kullanılması muayyen şartlara da tabi tutulabilir.” şeklindeki birinci fıkrası hükmünün tekrarıdır.
Dolayısıyla, TTK da, ETK’da olduğu üzere, şirket sözleşmesine hüküm koymak suretiyle, ortaklara şirketten çıkma hakkı tanınmasına izin vermek¬tedir. Bu hak herhangi bir şarta bağlanmayacağı gibi belirli şartların varlığı halinde de öngörülebilir. Eğer şartsız olarak tanınmışsa, -örneğin; şirket söz¬leşmesinde “ortaklar, herhangi bir şart aranmaksızın şirketten çıkabilirler” şeklinde bir hüküm yer alıyorsa- ortak herhangi bir sebep belirtmeksizin ve kendisinden herhangi bir koşulu yerine getirmesi istenmeksizin şirket¬ten çıkma hakkını kullanır. Sözleşme bu hakkı bazı şartlara bağlamış ise, bu durumda da, ortak şirket sözleşmesinde yazılı şartları yerine getirerek ortaklıktan çıkma hakkını kullanır. Örneğin; şirket sözleşmesinde “Her or¬tak, hesap dönemi sonundan en az bir ay önce müdürler kuruluna yazı ile başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabilir. Müdürler kurulu bu hükme uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, yazılı başvurunun şirket kayıtlarına giri¬şinden itibaren bir ay içinde kabulden kaçınırsa, ortak, çıkma istemini noter aracılığı ile müdürler kuruluna bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir.” şeklinde bir hüküm varsa, ortak şirket sözleşmesindeki zaman ve bildirim şartlarına uygun olarak çıkma hakkını kullanır.
Kanımızca, limited şirketlerimizin çoğunun sözleşmesinde ortaklıktan çık¬maya ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla, dileyen limited şirket¬ler, sözleşme değişikliğine giderek, şartsız veya şarta bağlı çıkma hakkına sözleşmelerinde yer verebilirler. Ancak, belirtelim ki, bu zorunlu değildir, ta¬mamen şirketlerin, daha doğrusu ortakların ihtiyarına bırakılmış bir husustur.
Peki, şirket sözleşmesinde hüküm yoksa, ne yapılır? Biraz önce de belirttiğimiz üzere, tahminimizce birçok limited şirketin sözleşmesinde çıkma hakkına ilişkin hüküm yoktur. Bu durumda, ortak çıkma hakkını kullanamaz mı? Tabi ki, kullanabilir. Zira, şirket sözleşmesinde ortaklık¬tan çıkma hakkına ilişkin bir hükmün yer almaması, ortağın hiçbir surette şirketten çıkamayacağı anlamına gelmez. Ancak, böyle bir durumda orta¬ğın mahkemeye başvurması ve çıkmanın haklı bir sebebe dayanması ge¬rekir. Zira, TTK’nın 638. maddesinin ikinci fıkrasında “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabi¬lir.” denilmiştir1. Mahkemeye müracaat hakkı, ETK’da da var idi. Ancak, ETK’nın 551. maddesinin ikinci fıkrasında “Her ortak, muhik sebeplere dayanmak şartıyla şirketten çıkmasına müsaade edilmesini veya şirketin feshini mahkemeden talep edebilir.” hükmüne yer verilerek, ortağa şirket¬ten çıkmasına izin verilmesi yanında şirketin feshini de mahkemeden talep etme imkanı tanınıyordu2 (ETK, m.551/f.2).
ETK’da olduğu üzere TTK’da da “haklı sebep”lerin nelerden ibaret ol¬duğuna değinilmemiştir. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebebin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığı¬nı mahkeme kararlaştıracaktır(Yargıtay 11. HD 22/11/2001). ETK’nın 551. maddesinin ikinci fıkrasının uygulamasına ilişkin yargı kararlarına baktığı¬mızda, Yargıtay’ın; ortaklarının karşılıklı suçlamalarının, tutum ve davra¬nışlarının, ortakların birlikte çalışma imkanını ortadan kaldırması(Yargıtay 11. HD 24/04/2001), ortaklar arasında sürtüşme yaşanması ve kişinin ortak¬lığını sağlıklı bir şekilde sürdürme imkanının kalmaması (Yargıtay 11. HD 02/04/2002) gibi halleri haklı (muhik) sebep olarak kabul ettiğini görmek¬teyiz. TTK’nın m.638/f.2 hükmü ETK’nın m.551/f.2 hükmüne paralel bir şekilde düzenlendiğinden, Yargıtay’ın ortaklıktan çıkmadaki haklı sebeplere ilişkin değerlendirmelerinin yeni dönemde de korunacağı kanısındayız.
Diğer yandan, TTK’da çıkma davası açmış bir kişinin, yargılama süresince ortaklık haklarını kullanması ve borçlarını yerine getirmekle yükümlü olma¬sının konumuna uygun düşmeyeceği dikkate alınarak, mahkemeye bazı ted¬birleri alma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilecektir. (TTK, m.638/f.2).
Ortaklıktan çıkma hakkı ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir diğer husus da çıkmaya katılma hakkıdır. Çıkmaya katılma hakkı, kısaca, kendi¬lerini çıkma davasının davacısı ortak ile aynı konumda gören diğer ortak¬ların da şirketten çıkmayı talep etme haklarının bulunmasıdır. TTK, çıkma hakkının kullanılması durumunda, diğer ortaklara da “çıkmaya katılma” hakkı tanımış ve bu konuda şirket müdürlerine bazı görevler yüklemiştir.
Bu çerçevede, ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkmak istediği veya haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, müdür veya müdürler kurulu gecikmeksizin diğer ortakları bundan haber¬dar eder (TTK, m.639/f.1). Yapılacak bu bildirim üzerine, ortaklardan her biri, haberin kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde;
Çıkma talebinde bulunan ortağın bu hakkını şirket sözleşmesinde yer alan hükme istinaden kullandığı durumlarda, şirket sözleşmesin¬de öngörülen haklı sebep kendisi yönünden de geçerli ise, kendisinin de çıkmaya katılacağını müdürlere bildirerek,
Yok eğer ortak çıkma davası açmış ise, bu durumda açacağı bir dava ile haklı sebepler dolayısıyla çıkma davasına katılarak çıkmaya ka¬tılma hakkını kullanır.1 (TTK, m.638/f.2).
Burada öngörülen bir aylık süre, hak düşürücü süredir. Müdürlerce ya¬pılacak bildirimin kendilerine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içerisinde çıkmaya katılma hakkını kullanmayan ortaklar bu haklarını kaybedeler (TTK, m.639/f.3).
Ancak, hemen belirtelim ki, TTK, şirket sözleşmesindeki hüküm sebe¬biyle veya haklı bir sebebin varlığı dolayısıyla bir ortağın şirketten çıkarıl¬ması hâlinde, çıkmaya katılma hakkının kullanılamayacağını hükme bağ¬lamıştır (TTK, m.639/f.4). Örneğin, ortak, şirket sözleşmesinde belirtilen bir sebebe istinaden genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılmış ise, diğer ortaklar, aynı sebebin kendileri hakkında da geçerli olduğunu öne sürüp çıkmaya katılma haklarını kullanamazlar.
3. LIMITED ŞIRKET ORTAKLIĞINDAN ÇIKAR(IL)MA
Limited şirket ortaklığından çıkarmaya ilişkin olarak ETK’nın 551. mad¬desinin üçüncü fıkrasında; “Esas sermayenin yarısından fazlasına sahip bulunan ortakların mutlak ekseriyeti tarafından muvafakat edilmek şar¬tiyle şirket, muhik sebeplerden dolayı bir ortağın şirketten çıkarılmasını mahkemeden istiyebilir.” hükmü yer almakta idi.
TTK’nın 640. maddesinin birinci fıkrasında ise “Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler ön¬görülebilir” denilerek, bir ortağın şirketten çıkarılabileceği sebeplerin şir¬ket sözleşmesinde öngörülmesine imkan tanınmıştır. Bu düzenleme ile bir taraftan şirkete, kendisi yönünden önemli olan sebeplerin varlığında, bu sebepler gerçekleşen ortağı şirketten çıkarma hakkı tanınmış diğer taraftan da ortaklar açısından hukuk güvenliği sağlanmıştır.
Çünkü, bu durumda ortaklar hangi hallerde şirketten çıkarılacaklarını bile¬rek hareketlerini ona göre ayarlayacaklardır(Komisyon Raporu). Ortaklıktan çıkarmayı gerektiren sebeplerin neler olacağı tamamen kurucuların ve genel kurulu oluşturan ortakların takdirindedir. Bu sebepleri kendi aralarında anlaşa¬rak belirleyip şirket sözleşmesine koyabilirler. Örneğin; “şirketin para, mal ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı mahkum olanlar şirket ortaklı¬ğından çıkarılır.” şeklinde bir hüküm şirket sözleşmesine konulabilir.
Kanımızca, limited şirketlerimizin çoğunun sözleşmesinde ortaklıktan çıkarmaya ilişkin bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu itibarla, dileyen limi¬ted şirketler, sözleşme değişikliğine giderek, ortaklıktan çıkarma sebeple¬rine sözleşmelerinde yer verebilirler. Bu hüküm kuruluş aşamasında şirket sözleşmesine konulabileceği gibi, sonradan sözleşme değişikliğine gidile¬rek de tesis edilebilir. Ancak, bir ortağın şirketten çıkarılma sebeplerinin sonradan şirket sözleşmesine konulabilmesine dair sözleşme değişikliği, şirket sermayesini temsil eden tüm ortakların genel kurul toplantısında oy birliği ile karar almasıyla mümkündür. (TTK, m.621/f.3). Tekrar be¬lirtelim ki, çıkma hakkında olduğu üzere, ortaklıktan çıkarmada da şirket sözleşmesinde hüküm bulunması zorunlu değildir, bu tamamen şirketlerin, daha doğrusu ortakların ihtiyarına bırakılmış bir husustur.
Ortaklıktan çıkarma kararı limited şirket genel kurulu tarafından alınır ve bu karar ortağa noter aracılığıyla bildirilir. Ortak, çıkarma kararına karşı, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir (TTK, m.640/f.2).
Diyelim ki, şirket sözleşmesinde ortaklıktan çıkarma sebepleri belirtilmemiş, bu durumda ne yapılır? Az önce de belirttiğimiz üzere, tahminimizce birçok li¬mited şirketin sözleşmesinde ortaklıktan çıkarmaya ilişkin hüküm yoktur. Bu durumda, şirket, sorun çıkaran ve şirket içi huzursuzluğa sebep veren ortağı şirketten çıkaramaz mı? Tabi ki, çıkarabilir. Zira, ortağın şirketten çıkarılması için şirket sözleşmesine hüküm konulmamış ya da sözleşmede öngörülen se¬bepler haricinde haklı bir sebep oluşmuş bulunabilir. Bu gibi hallerde çıkarma davası şirketin devamını, huzur içinde çalışmasını sağlar(Komisyon Raporu). Dolayısıyla, şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa yahut sözleşmede yer alan sebepler arasında yer almasa dahi, haklı bir sebebin ortaya çıkması duru¬munda, şirket, ortaklıktan çıkarma davası açabilir(TTK, m.640/f.3).
Çıkma hakkında olduğu üzere ortaklıktan çıkarmada da “haklı sebep”le¬rin nelerden ibaret olduğuna Kanunda değinilmemiştir. Bu itibarla, şirketin öne sürdüğü ortaklıktan çıkarma sebebinin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme kararlaştıracaktır. Hal böyle olunca da, şirketin, ortaklıktan çıkarma sebebinin varlığını kanıtlaması gerekecek¬tir1. ETK’nın konuya ilişkin 551. maddesinin üçüncü fıkrasına ilişkin yargı kararlarına baktığımızda, Yargıtay’ın;
Ortağın rekabet yasağına aykırı hareket etmesi(Yargıtay 11. HD 08/06/2000),
Ortağın davranışlarının şirket faaliyetlerine sekte vuracak ve ızrar edecek ve karşılıklı güveni ortadan kaldıracak nitelikte olması(Yar¬gıtay 11. HD 11/06/2001),
Ortağın güvenini kötüye kullanarak şirket mallarını kendisinin fiilen çalıştığı şirkete aktarması, müşterileri kendi dükkanına sevk ederek şirketi zarara uğratması, diğer ortakların imzalarını taklit ederek ser¬maye artırımına gitmesi(Yargıtay 11. HD 11/02/2002),
Kişinin ortağı olduğu limited şirketin iştigal konusu ile aynı olan işi yaparak şirkete karşı rekabet yasağına aykırı davranması, şirketle ilgilenmemesi, şirketi zor durumda bırakması, şirket işlerinin gö¬rüşülmesi amacıyla yapılan davetlere icabet etmeyerek toplantılara katılmaması, şirket müdürünün istifası üzerine müdür ataması ama¬cıyla yapılacak toplantıya katılmayarak sorunların çözümünü engel¬lemesi(Yargıtay 11. HD 21/10/2003) gibi halleri ortaklıktan çıkarma için haklı (muhik) sebep olarak kabul ettiğini görmekteyiz. TTK’nın m.640/f.3 hükmü ETK’nın m.551/f.3 hükmüne paralel bir şekilde düzenlendiğinden, Yargıtay’ın ortaklıktan çıkmadaki haklı sebeplere ilişkin yaklaşımın da yeni dönemde korunacağı kanısındayız.
Yeri gelmişken, ortaklıktan çıkarma için gerekli toplantı ve karar ye¬tersayısına da değinelim: Gerek “ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması” gerekse “ortağın haklı sebepler do¬layısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması” konularında genel kurulca karar alınabilmesi için, genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması gerekir (TTK, m.621/f.1). Bir başka deyişle, yukarıda belirtilen konularda karar alabilmek için oy hakkı bulu¬nan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun toplantıda hazır bulun¬ması ve kararın da bu toplantıda temsil edilen oyların en az üçte ikisi ile alınması gerekir. Yani, toplantı nisabı oy hakkına sahip esas sermayenin tamamının salt çoğunluğu (yani, oy hakkı bulunan esas sermayenin yarısı¬nın en az bir fazlası); karar nisabı ise genel kurulda temsil edilen oyların üçte ikisidir(ÇAMOĞLU, 2012, 253-254).
4. AYRILMA AKÇESI
Ortaklıktan çıkma ve çıkarma denilince dikkate alınması gereken bir di¬ğer konu da ayrılma akçesidir. TTK’nın 641. maddesinin birinci fıkrasında “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.” denilmek suretiyle, şirketten ayrılan ortağın ayrılma akçesi talep edebileceği hükme bağlanmıştır. Ayrılma her çeşidi ile çıkma ve çıkarılma ile doğal çıkma hali olan ölümü de kapsar. TTK’nın bu konudaki kuralı ayrılan ortağa esas sermaye payının gerçek de¬ğerine uyan ayrılma akçesinin ödenmesidir. “Gerçek değerine uyan” ibaresi¬ni Kanun tanımlamamıştır. Düzenlemenin gerekçesinde, bu ibarenin yorumu öğreti ve yargı kararlarına bırakılmış, ancak ibarenin en azından “bilanço de¬ğeri”ni ifade ettiğinde şüphe bulunmadığı belirtilmiştir(Komisyon Raporu). Tabi, dileyen limited şirketler, TTK’nın 641. maddenin ikinci fıkrasında yer verilen “Şirket sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı dolayısıyla, şirket sözleşmeleri ayrılma akçesini farklı bir şekilde düzenleyebilirler.” hükmü ge¬reği, ayrılma akçesininin nasıl hesaplanacağını ve ödeneceğini şirket sözleş¬mesi ile düzenleyebilirler. Fakat, sözkonusu hüküm ortaklara keyfî, adalete tamamen ters ve müsadereye yakın bir düzenleme yapma hakkını vermemek¬tedir. Serbesti genel hukuk ilkeleri ile sınırlandırılmıştır(Komisyon Raporu). Ancak, şirket sözleşmesinde bu hususun düzenlenmesinin ihtiyarî olduğunu belirtmekte fayda vardır. Yoksa, düzenleme mecburiyeti bulunmamaktadır. Zira, ayrılma akçesinin şirket sözleşmesinde düzenlenmemiş olması, ayrılan ortağın bu hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa dahi, ayrılan ortak, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini her zaman için şirketten talep edebilecektir.
5. ÖZET VE SONUÇ
1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Ka¬nunu, 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu gibi, şirket sözleşmesine hüküm koymak suretiyle, ortaklara şirketten çıkma hakkı tanınmasına izin ver¬mektedir. Bu hak herhangi bir şarta bağlanmayacağı gibi belirli şartların varlığına da bağlanabilir. Eğer şartsız olarak tanınmışsa, ortak herhangi bir sebep belirtmeksizin ve kendisinden herhangi bir koşulu yerine getirmesi istenmeksizin şirketten çıkma hakkını kullanır. Ortak, çıkma hakkını, şir¬ket sözleşmesinde herhangi bir hüküm yer almasa da kullanabilir. Ancak, böyle bir durumda haklı bir sebebin bulunması ve ortağın mahkemeye baş¬vurması gerekir. TTK, şirket sözleşmesinde ortağın şirketten çıkarılabile¬ceği sebeplere dair bir hükme yer verilemesine de imkan tanımaktadır. Bu hüküm kuruluş aşamasında şirket sözleşmesine konulabileceği gibi, sonra¬dan sözleşme değişikliğine gidilerek de tesis edilebilir. Bir ortağın şirket¬ten çıkarılma sebeplerinin sonradan şirket sözleşmesine konulabilmesine dair sözleşme değişikliği için, şirket sermayesini temsil eden tüm ortakla¬rın genel kurul toplantısında hazır bulunması ve oy birliği ile karar alma¬sı gerekir. Fakat, ortaklıktan çıkarma için sözleşme hükmünün bulunması zorunlu bir koşul değildir. Şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa yahut sözleşmede yer alan sebepler arasında yer almasa dahi, haklı bir sebebin ortaya çıkması durumunda, şirket, ortaklıktan çıkarma davası açabilir.
ETK’da olduğu üzere TTK’da da haklı sebeplerin nelerden ibaret oldu¬ğuna değinilmemiştir. Yargıtay’ın bu konudaki kökleşmiş içtihatlarının yeni dönemde de geçerliliğini koruyacağını düşünmekteyiz. Ortaklıktan çıkmada haklı sebebi ispat külfeti çıkmak isteyen ortağa, ortaklıktan çı¬karmada ise şirkete ait olacaktır. Öne sürülen sebebin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını ise mahkeme kararlaştıracaktır. Yargı sürecinin doğuracağı külfet ve alacağı zaman gözetilerek, limited şirket kurucularının ve ortaklarının şirket sözleşmelerine çıkma ve çıkar¬ma yönünde hükümler bulunmasını değerlendirmeleri ve uygun görürlerse bu hükümlere yer vermeleri şirket içi huzurun tesisi açısından daha kısa sürede çözüm sağlanmasına imkan tanıyabilir. Tabi, bu hükmü koymadan önce, şirketten çıkma ve çıkarılma suretiyle ayrılan ortağın ayrılma akçesi isteme hakkının bulunduğunu, yine çıkma halinde diğer ortakların da çık¬maya katılma talebinde bulunabileceklerini, bunların şirketin mali yapısını ve devamlılığını olumsuz yönde etkileyebileceğini, kısaca “kaş yapayım derken göz çıkarma” atasözünün gerçekleşebileceğini dikkatlerden uzak tutmamaları gerekir.