Genel kurul toplantısı yapmamanın yaptırımı var mıdır?
Soner ALTAŞ
Dünya Gazetesi, 13 Şubat 2016
Türk Ticaret Kanunu’na göre sermaye şirketleri anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerden oluşmaktadır. Ülkemizde 2015 yılı Aralık ayı itibariyle faal olan limited şirket sayısı 745 bin 430, anonim şirket sayısı 108 bin 825, komandit şirket sayısı ise bin 928’dir. Sermaye şirketlerinde yasal olarak bulunması gereken organlardan birisi genel kuruldur ve bu kurulun yılda en az bir kez ve olağan olarak toplanması şarttır. Genel kurul, şirket ortaklarının katılımıyla oluşur. Ancak, yönetim organı gibi sürekli olarak görev yapan bir organ olmaması nedeniyle, genel kurul gerek ihmal gerek unutkanlık nedeniyle sermaye şirketlerinin yönetim organları tarafından hiç ya da süresi içerisinde toplantıya çağrılmamaktadır, Oysa, genel kurul toplantısının yapılmamasının süreklilik arz etmesi, şirketin zorunlu organlarından olan genel kurulun yokluğu olarak değerlendirilebilmekte ve şirket ortaklarına, alacaklılara, anonim şirketlerde ayrıca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na şirket aleyhine fesih davası açma hakkı vermektedir. Ayrıca, yönetim organı üyelerinin, genel kurulu toplantıya çağırmadıkları için, ortaya çıkabilecek doğrudan ve dolaylı zararlardan ötürü hukuki sorumluluklarına gidilmesi mümkündür.
Sermaye şirketlerinde genel kurul toplantısının yapılmaması, yönetim kurulu üyelerinin ve şirket müdürlerinin ibra edilmemesi, finansal tabloların onaylanmaması, kâr dağıtımına gidilememesi, süresi sona eren yönetim organı üyelerinin yapacakları işlemlerin hukukî sıhhatlerinin tartışmalı hale gelmesi, bağımsız denetime tabi şirketlerde denetçinin şirket yerine mahkeme tarafından atanması gibi olumsuz birtakım sonuçlar doğurabilmektedir. Ayrıca, genel kurul toplantısını hiç yapmaması, bu nedenle genel kurul toplantı ve müzakere defterinde hiçbir kayda yer vermemesi nedeniyle, anılan şirketlere 6.000 TL’den 73.000 TL’ye kadar adlî para cezası verilmesi mümkündür. Kanımızca, genel kurul toplantılarının zamanında yahut hiç yapılmamasının, esasında, TTK’da ve sair mevzuatta yapılacak ufak birtakım düzenlemelerle giderilmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir.
Örneğin, TTK’da yapılacak bir düzenleme ile genel kurul toplantısını hiç ya da zamanında yapmayan sermaye şirketlerine idarî para cezası verilmesi ve genel kurul toplantıları için öngörülen sürenin Mart ayı yerine Mayıs yahut Haziran ayı sonuna kadar uzatılması yönünde değişiklik yapılması; Maliye Bakanlığı’nın kurumlar vergisi beyannamesi ekinde, şirket genel kurulunca onaylanmış finansal tabloları talep etmesi, kamu ihalelerine girecek şirketlerden genel kurullarınca onaylanmış finansal tabloların istenmesi durumunda, bahsigeçen şirketlerin yönetim organları genel kurulu toplantıya çağırma hususunda bu kadar isteksiz ve ihmalkar davranmayacak, böylece sorun büyük ölçüde giderilmiş olacaktır.